Üniversitemiz, Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi ile İş Birliği Protokolü İmzaladı

Üniversitemiz ile Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi arasında İkili İş Birliği Protokolü İmza Töreni ve  Srebrenitsa Soykırımı Anma Programı Mavi Salon'da yapıldı. 

Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nermina Hadžigrahić' in teşrifleriyle gerçekleşen programa; Mühimmat ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ali Durmuş, Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Sezgin, Vergi Mahkemesi Başkanı Ömer Şahin, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, Genel Sekreterimiz Dr. Öğr. Üyesi Şevket Evci, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Enes Turbic, senato üyelerimiz, akademik ve idari personelimiz katıldı.

Saygı Duruşu, Bosna Hersek Milli Marşı ve İstiklal Marşı'mızın okunmasıyla başlayan program, "Bir Bosna Ağıdı" adlı eserin dinlenmesi ile devam etti. 

"Bunların Tekrar Yaşanmaması İçin Güçlü Olmamız Gerekiyor"

Programın açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, "Çok kıymetli misafirler, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün misafirlerimiz ve Srebrenitsa Soykırımı'nın yıl dönümü dolayısıyla Genişletilmiş Senato Toplantımızı burada yapıyoruz. Bosna Ağıdı'nı dinleyince duygulanmamak elde değil. Bu gibi acıların bir daha yaşanmamasını dilerim. Nermina Hocam Srebrenitsa'da yaşanan olayların tekrar yaşanmaması için neler yapmamız gerektiğini bizlerle paylaşacak. Amerikalı Tarihçi Justin McCarthy, 1821-1922 yılları arasında Osmanlı coğrafyasında 5.5 milyon insanın yurdundan edildiğini ve katledildiğini belirtiyor. Bunun sebebi ise Müslüman ve Müslüman Türk olmalarıydı. Bu süreçin tarihçesi 1492-1502 yılları arasında İspanya'da Müslümanlara ve Yahudilere yapılan katliam ve sürgüne kadar götürülebilir. II. Beyazıt döneminde Müslümanlar ve Yahudiler, gemilerle İstanbul'a ve Cezayir'e getirildi. Barbarosların toprağı Cezayir'le bu nedenle tarihi güçlü bağlarımız vardır. 1502 yılından 1963 yılına geldiğimizde 21 Aralık 1963'te terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik başlattığı ve tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen saldırılarda 364 kişinin şehit düştüğünü, 103 Türk köyünün boşaltıldığını görüyoruz. 2009 yılında Doğu Türkistan'da Uygurların Çinlileştirmesi projesi başlatılıyor ve Uygurların evlerine Çinli erkekler zorla yerleştiriliyor. 1992-1995 yıllarında kıymetli Rektörümüzün memleketi olan Evlad-ı Fatihan topraklarında, Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri gözetiminde, modern Avrupa'nın göbeğinde 8372 kişi katledildi. Günümüzde aynı zihniyet Gazzelilere, Myanmar'daki Arakan Müslümanlarına zulme devam ediyor. Filistin'de yaşanan zulme ses çıkarmayanlar ironik bir şekilde; zalimleri teşvik edercesine Myanmar Devlet Başkanına Noel Barış Ödülü verdi. İstiklal Harbi'nde ve 15 Temmuz'da bize aynısı yapılmak istendi. Anlattığım bu olaylar elbette ki çok üzücü ancak bunların yaşanmaması ve zalimlerin hakimiyetini yıkmak için güçlü olmamız ve dünyada sözümüzün geçerli olması gerekiyor. Çalışacağız ve daha güçlü olacağız." dedi.

Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nermina Hadžigrahić, "Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi ve kendi adıma burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Srebrenitsa Soykırımı'nın konuşulacağı ve iki üniversite arasında iş birliği adımlarının atılacağı bu program dolayısıyla Prof. Dr. Ersan Aslan Hocama özellikle teşekkür ederim. 1992-1995 yılları arasında yaşanan soykırımda yakınlarını kaybetmiş bir insan olarak bu konuyu konuşmak çok zor. O zaman 30 yaşındaydım ve evimden uzaklaşmak mecburiyetinde kaldım. Soykırımı unutmamak ve unutturmamak için buradayız. Bu süreçte ve sonrasında bizlerin yanında olan Türk milletine şükranlarımı sunarım." dedi.

"Türklerle Sadece Dost Değiliz. Biz Kardeşiz"

Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nermina Hadžigrahić, “Kırıkkale Üniversitesi ve Tuzla Üniversitesinde benzer bölümler olması iş birliği açısından güzel bir fırsat olabilir. Üniversitemizde Türkoloji Bölümü de var. Bu bölüme destekleri sebebiyle Yunus Emre Enstitüsüne teşekkür ederim. Bugün burada güzel bir iş birliğine adım atacağımıza inanıyorum. Bu iş birliği sözde kalmayacaktır. Tuzla’ya döndüğümde burada konuştuğumuz projeleri öğretim üyelerimizle kapsamlı olarak görüşeceğim. Biz Boşnaklar, Türklerle sadece dost değiliz. Biz kardeşiz. Edirne’den Iğdır’a kadar Türkiye’yi gezdim. Türk insanının misafirperverliğini, samimiyetini ve sıcaklığına yakından şahit oldum. Her zaman bizlerin yanında olduğunuz için teşekkür ederim. Sizleri her zaman bekleriz. Kalbimiz ve üniversitemiz sizlere açıktır.” dedi.

Konuşmalar sonrasında Üniversitemiz ve Tuzla Üniversitesi arasında ikili iş birliği protokolü imzalanması ile devam etti. Protokole imza atan Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan ve Tuzla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nermina Hadžigrahić, protokolün hayırlara vesile olmasını diledi.

Program, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Enes Turbic’in “2. Dünya Savaşı Sonrası Avrupa’da Yaşanan En Büyük Trajedi: Srebrenitsa ve Doğu Bosna Soykırımı (1995)” konulu sunumu ile devam etti.

Dr. Öğr. Üyesi Enes Turbic, “Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Konumuz Srebrenitsa, Bosna Hersek ve 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı olacak. 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da yaşanan en büyük trajedilerden biri Srebrenitsa ve Doğu Bosna Soykırımı’dır. Biliyorsunuz ki 1939-1945 yılları arasında yaşanan 2. Dünya Savaşı’nda en az 50-60 milyon insan öldü. Şehirler hatta ülkeler yok oldu ve 1945 yılında böyle bir şeyin asla olmayacağını söylediler ama Srebrenitsa ve Doğu Bosna’da bir soykırım yaşandı. Türkiye’de Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bir soykırım olarak anılan bu durum Avrupa’da ‘European Backyard’ yani ‘Avrupa’nın arka bahçesi’nde yaşanan bir olay olarak görüldü. Viyana’dan yaklaşık 400 km uzakta olan Srebrenitsa, Saraybosna, Doboy ve Zenitsa’da bir soykırım yapıldı. Srebrenitsa’dan sonra da olmayacağını söylediler ama maalesef Gazze’de yine yaşanıyor. Hastaneler bombalanıyor, siviller ve bebekler öldürülüyor. Srebrenitsa’yla ilgili 6 haftada 6. programıma katıldım. Bunları konuşuyoruz ama konuştuklarımız bu süreci yaşayan Rektör Nermina Hocamız gibi insanlar için gerçekten zor. İnsanlar 1995 yılında öldürüldü ve toplu mezarlara atıldı.” dedi.  

“Bu Topraklarda Türklerden İntikam Almanın Vakti Geldi” Denilerek Yapılan Bir Soykırım

Yugoslavya’nın dağılma süreci sonrasında yaşanan olaylarla birlikte 2. Dünya Savaşı sonrası en uzun kuşatmanın yaşandığını belirten Enes Turbic, “5 Nisan 1992 ile 29 Şubat 1996 tarihleri arasından kuşatma tam olarak 1452 gün sürdü. 1600’ü çocuk olmak üzere 10 binden fazla Saraybosnalı öldürüldü. Şehre günde ortalama olarak 329 füze atıldı. Son kurban Mirsada Durić,  Dayton Anlaşması sonrasında 1996 yılı Ocak ayında tramvay durağında keskin nişancı kurşunuyla öldürüldü. Bu sadece bir kuşatma değildi. Bir milleti yok etme çabalarıydı. Saraybosna Viyeçnitsa Kütüphanesi, Avusturya-Macaristan döneminde yapılan bir kütüphanemizdir.  Osmanlı dönemi dahil olmak üzere bu kütüphanede 2 milyon belge vardı. Bosna Sırp Ordusu, 1992 yılında burayı ateşe verdi ve tüm belgeleri yok etti. Bu yüzden bu olayları bir milleti yok etme çabası adlandırıyoruz. Bir milleti sadece öldürmek değil o millete ait olan ne varsa yok etmeye çalıştığınız zaman bu soykırım oluyor. Slovenyalı yönetmen Zupanic'in "Saraybosna Safarisi" isimli bir belgeseli var. Bu belgeselde Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta Saraybosna’da ‘insan avına’ çıkmak için Sırp askerlerine para veren zenginler anlatılıyor. Bunu genellikle Amerikalı, Rus ve Avrupalı insanlar yaptı. Belgrad’dan Saraybosna’nın dağlarına helikopterlerle götürülen bu kişiler, zevk için masum insanları öldürdüler. Bu belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından koruma altına alınan Srebrenitsa’ya 1995 yılında Sırp Ordusu giriyor. İnsanlar katliam yapılacağını bildiği için kuzeydeki Potoçari’ye doğru kaçıyorlar. Birleşmiş Milletler, o sırada hiçbir şey yapmıyor. Olaylara şahit olan tercüman Hasan Nuhanović, Hollandalı Birleşmiş Milletler askerlerinin 11 Temmuz’da yaklaşık 6 bin Boşnak’ı Birleşmiş Milletler üssünden zorla çıkardığını söylüyor. Toplamda 8372 insan öldürüldü. Potoçari’ye gitmeyen dağlara, doğaya kaçan insanlar Sırplar tarafından avlanılıyordu. Soykırım olduğu anlaşılmasın diye insanların vücutları parçalandı ve Doğu Bosna bölgesinde çok fazla sayıda olan toplu mezarlara gömüldü. Bu sene bulunan ve kimliği tanımlanan 14 kişi toprağa verildi. Bosna Savaşı sırasında sadece Srebrenitsa’da soykırım yaşanmadı Doğu Bosna Boşnakları yok edildi. Bu sene 23 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler’de 11 Temmuz Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü ilan eden ve Srebrenitsa Soykırımı'nın inkarı ile insanlığa karşı suç, soykırım ve savaş suçlularının yüceltilmesini kınayan bir karar kabul edildi. Bu karara dost ve kardeş ülke Türkiye’de destek vererek Boşnakların yanında oldu. Bir Boşnak olarak Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyetine şükranlarımı sunarım. Savaş suçlularından biri olan ve soykırımı yöneten Sırp komutan Ratko Mladic, 11 Temmuz günü kameralara dönerek ‘Büyük bir Sırp bayramı arifesinde, Srebrenitsa şehrini büyük bir Sırp şehri yapmak üzere halkımıza armağan ediyoruz. Nihayet yeniçerilere karşı ayaklanmadan sonra bu topraklarda Türklerden intikam almanın vakti geldi.’ dedi. Burada Türk dediği kişiler Müslümanlardır. Avrupa’da Balkanlarda Türk demek Müslüman demektir. İslam medeniyeti Balkanlara, Güney Doğu Avrupa’ya ve diğer Avrupa bölgelerine Türklerle geçti. O yüzden tüm Balkan Müslümanlarını Türk olarak görüyorlar. Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.

Konuşma sonrasında Vergi Mahkemesi Başkanı Ömer Şahin, “Bilge Kral” olarak anılan Aliya İzzetbegoviç’in evlatlarını, arkadaşlarını Kırıkkale’de görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek Trakya Üniversitesi Balkan Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Enes Turbic’e teşekkür etti ve ebru tablosu hediye etti.

Mühimmat ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ali Durmuş, Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Sezgin ve Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan; Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nermina Hadžigrahić'e teşekkür ederek ebru tablosu ve şehrimizin sembollerinden Çeşnigir Köprüsü’nün resmedildiği çini tablo hediye etti.

Program, günün anısına toplu fotoğraf çektirilmesi ile sona erdi.